Haberler

Marmara Grubu Vakfı ABD'de

7 Ekim 2025 Salı - Okunma: 352
Marmara Grubu Vakfı ABD'de

Marmara Grubu Vakfı Mütevelli Heyet Üyesi ve ABD Temsilcisi Kemal Erkan, Utah şehrinde Brigham Young Üniversitesi’nde (BYU) tertiplenen 32. Uluslararası Hukuk ve Din Sempozyumu Konferansı'na katıldı.

Vakfı temsilen, Mütevelli Heyeti Üyesi ve Vakfın ABD Temsilcisi Kemal Erkan, Marmara Grubu Vakfı Başkanı Dr. Akkan Suver adına bir konuşma gerçekleştirdi.

Başlangıçta 12 dakika olarak planlanan konuşma, katılımcıların Türkiye ve ülkedeki dini özgürlük konusundaki son gelişmelere yönelik yoğun ilgisi ve çok sayıda soru sorması nedeniyle bir saate uzadı.

Konuşmasında Erkan, laik yönetimin, vicdan özgürlüğünün ve çeşitliliğe saygının barışçıl bir birlikte yaşamın temel taşları olduğunu vurguladı.

Adil ve eşitlik temellerine dayanan laikliğin tüm inançları koruduğunu ve demokrasiyi güçlendirdiğini ifade etti.

Kemal Erkan'ın konuşma metni aşağıdadır:

 

Değerli katılımcılar,

 

Yüksek heyetinizi Türkiye’nin Marmara Grubu Vakfı adına sivil toplum kimliğimizle sevgi ve saygı ile selamlayarak sözlerime başlamak istiyorum.

Bugün burada Marmara Grubu Vakfı Genel Başkan Dr. Akkan Suver sizlere hitap edecekti. Kendisi gelemedi. İzninizle konuşmasını ben, Marmara Grubu Vakfı Mütevelli Heyet Üyesi ve Marmara Grubu Vakfı ABD Temsilcisi Kemal Erkan olarak yapacağım.

 
Saygıdeğer hanımefendiler ve beyefendiler,

 

Öncelikle belirtmek isterim ki; Tanrı’ya veya Tabiatüstü Güç ve Değerlere inanma ve bağlanma, ve bunların kutsal düşüncelerine dayalı adına din denilen hayat tarzı insanın özelidir.

Bir başka deyişle insanları Allah’a ulaştıran yolların hepsinin adına din demekteyiz. Din denilen hayat tarzının serbestlik, tefekkür, vicdan ve ibadet özgürlüğü içinde yaşanabilmesi ise, laiklik anlayışıyla gerçekleşebilir. Yüksek huzurlarınızda dinin özgürce yaşanabilmesi için laikliğin önemi üzerinde görüş belirtmek istiyorum.

 

Laiklik demokrasinin olmazsa olmaz koşuludur. Toplumda bütün dini farklılıkları özgürlük, eşitlik ve barış içinde bir arada tutabilme özelliği ve birlikte yaşamanın temeli de laiktir. Bu nedenle, insanlar birden çok dine ve mezhebe inanarak yaşarken devletin sadece tek bir din ve mezhebi uygulamaya geçirmesi, birlikte yaşama olgusuna ciddi bir tehdit oluşturur. Bu özelliğiyle laiklik din ve vicdan özgürlüğünün güvencesidir. Devletin eylem ve işlemlerinde bütün din ve mezheplere karşı tarafsız olması, insan haklarının, kültür ve sanatın, bilimin, sosyal yaşamın, eşitliğin güvencesidir. Daha geniş bir bakışla laiklik aklın özgürlüğüdür.

Laikliğin tarihsel gelişimi incelendiğinde ise din olgusuna yönelik yaklaşım farklılıklarına bağlı olarak, kavramın iki farklı yorumu ve uygulamasının bulunduğu da görülmektedir. Bunlardan, laiklik anlayışına göre din, bireyin sadece vicdanında yer bulan, bunun dışına çıkarak toplumsal ve kamusal alana kesinlikle yansımaması gereken bir olgudur. Laikliğin daha esnek ya da özgürlükçü yorumu ise dinin bireysel boyutunun yanında aynı zamanda toplumsal bir olgu olduğu tespitinden yola çıkmaktadır. Bu laiklik anlayışı, dini sadece bireyin iç dünyasına hapsetmemekte, onu bireysel ve kollektif kimliğin önemli bir unsuru olarak görmekte, toplumsal görünürlüğüne imkân tanımaktadır. Laik bir siyasal sistemde, dini konulardaki bireysel tercihler ve bunların şekillendirdiği yaşam tarzı devletin müdahalesi dışında ancak, koruması altındadır. Bu anlamda laiklik ilkesi din ve vicdan özgürlüğünün güvencesidir.

Dinler ve inançlar, mensuplarının yaşam biçimlerini, kimliklerini ve diğer insanlarla ilişkilerini etkiler. Din ve inanç yönünden toplumların çeşitlilik arz ettiği, toplumda farklı dinlerin, inançların ya da inançsızlıkların bulunduğu da tarihsel ve sosyolojik bir gerçekliktir. Bu nedenle, demokratik ve laik devletin temel amaçlarından biri, toplumsal çeşitliliği koruyarak, bireylerin sahip oldukları inançlarıyla barış ve özgürlük içinde bir arada yaşayabilecekleri siyasal düzenleri inşa etmektir.

Din ve vicdan özgürlüğü demokratik toplumların temellerinden biridir ve çoğulcu laiklik anlayışı, dinin, toplumsal görünürlüğüne imkân tanıyarak ve dini konulardaki bireysel tercihleri devletin müdahalesi dışında ancak, koruması altında tutarak din ve vicdan özgürlüğünün güvencesi haline gelir.

Demokratik ve laik devletin temel amaçlarından biri, toplumsal çeşitliliği koruyarak, bireylerin sahip oldukları inançlarıyla barış içinde bir arada yaşayabilecekleri siyasal düzenleri inşa etmektir. Çoğulcu laiklik anlayışının kabul edildiği toplumlarda inanç, düşünce ve hayat tarzları birbirleriyle çatışan insanların barışçıl biraradalığını ve toplumda her türlü inancın kendisini ifade edebileceği çoğulcu bir ortamı sağlamak olanağı vardır. Bu olanaklar değerlendirilmeden çoğulculuğu ve toplumsal çeşitliliği toplumsal birliği tehdit eden bir unsur olarak görmek demokrasi ile bağdaşmayan monolitik bir toplum anlayışını doğurur.

Dolayısıyla laik bir ortamda; dini bir vicdan meselesi olarak kabul edersek, herkes kendi öz vicdanının emrine uymakla serbesttir.

Son olarak altını kalın çizgiler çizerek belirtmek isterim ki; dinsiz milletlerin devamına imkan yoktur.

 
Zira din ahlaktır.
Din edeptir.
Din hayadır.

 

Bu gerçeklerin ışığında ahlak içinde, edep içinde, haya içinde yaşamaya Allah’ın bizlerden esirgememesi dileğiyle,

 
Yüksek Heyetinizi saygı ile selamlıyorum.
 
 
Konferans Sorumlusu: Prof Dr Elizabeth Clark ve Kemal Erkan