Haberler

Marmara Grubu Vakfı Genel Başkanı Dr. Akkan Suver’in mutlu gecesi

28 Ağustos 2012 Salı - Okunma: 51824
Marmara Grubu Vakfı Genel Başkanı Dr. Akkan Suver’in mu

Marmara Grubu Vakfı Genel Başkanı Gazeteci Akkan Suver, eşi Müjgan Suver tarafından düzenlenen etkinlikle 70. Yaşını İstanbul Büyük Kulüp’te, ruhani liderler, iş, akademi, basın, diplomasi ve siyaset dünyasından oluşan dostlarıyla birlikte kutladı. Akkan Suver’in geniş yelpazedeki dostlarından tek tek duygu ve düşüncelerini yazmalarını isteyen Müjgan Suver, bu yazıları bir kitapta bir araya getirerek eşine sürpriz yaptı ve bu sürpriz kitap geceye damgasını vurdu.

Prof. Dr. Sedefhan Oğuz, Suver’in yaşam öyküsünü konuklarla paylaştı.

İstanbul Gazeteciler Derneği Başkanı Engin Köklüçınar ise Akkan Suver’e Babı-ı Ali’de geçirdiği 50 yılı simgeleyen bir hediye verdi.

Dönemin Azerbaycan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Ali Hasanov, Azerbaycan Devleti’nin en yüksek nişanı olan Dostluk Ordeni Madalyası’nı Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev tarafından Dr. Akkan Suver’e verildiğini belirterek, Azerbaycan halkının Suver’e verdiği önemi vurguladı. Karadeniz Hazar Denizi Vakfı Genel Başkan Yardımcısı Eldar Hasanov, Azerbaycan ve dünyadaki Türk halklarının Türkiye ile ilişkilerinin gelişmesi için koşuşturan Suver’i sembolize eden koşan atlar tablosunu hediye etmesi de misafirler tarafından bir kadirbilirlilik olarak değerlendirildi.

 

Doğum gününe Karadağ Eski İçişleri Bakanı Jusuf Kalamperovic, Dönemin Azerbaycan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Ali Hasanov, Dönemin Azerbaycan Milli Meclis Başkan Vekili Valeh Aleskerov ile Azeri gazeteciler Tagi İbrahimov ve Prof. Dr. Halid Niyazov yurt dışından gelerek katıldılar. Gene merkezi Bükreş’te bulunan Karadeniz Hazar Denizi Uluslararası Vakfı Genel Başkan Vekili Büyükelçi Eldar Hasanov da katılanlar arasındaydı.

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Orhan Erinç, Basın Konseyi İkinci Başkanı Kenan Akın, gazeteci Pınar ve Tufan Türenç, Leyla Tavşanoğlu, Hüseyin Tanrıkulu basın dünyasını temsil ederlerken, Mustafa Sarıgül, Nevzat Yalçıntaş, Ertuğrul Kumcuoğlu, Şamil Ayrım, Ahmet Samsunlu, Halil Şıvgın da siyaset dünyası adına gecede hazır bulundular.

Marmara Grubu Vakfı’ndan ise Necdet ve Nezihe Timur, Ergun Özgen, Cafer ve Şen Okray, Fatih Saraçoğlu, Tunç Erem, Engin Köklüçınar, Aykut ve Gönül Eken, Abdülkadir Eriş, Ali Rıza Arslan, Atilla ve Ülkü Dicle, Gökhan Humbaracı, İsmail Hakkı Demirci, Lale ve Arif Nalbant, Mithat Yümlü, Nedret Kuran Burçoğlu, Nuri Artok, Sebahat Darendeliler, Sema ve Ersin Kalaycıoğlu, Turan Sarıgülle de hazır bulundular.

Gazeteci Akkan Suver, gecede yaptığı konuşmada yetmiş yılın kısa bir özetini yaptı. “Bugün yetmiş yaşındayım.

Benim yetmişinci yaş günümde bir arada olduğumuz bu akşam aileme, akrabalarıma ve siz dostlarıma yüksek teşriflerinizden dolayı minnet ve şükranlarımı sunuyorum.

Ruhani Büyüklerimiz, Ekselansları, Hanımefendiler, Beyefendiler,

Sıkıntılı bir anınızı veya geçmeyen beş dakikayı lütfen düşününüz. Sonra geride bıraktığım yetmiş yılı veya kendi bıraktığınız yılları bir daha düşününüz.

Zaman bence en oynak ve en cilveli kavramdır.

Zira zamanın kısalığını ve uzunluğunu düşünürseniz; ne kadar ölçüsüz, ne kadar nispetsiz bir değer ölçüsü olduğunu görürsünüz.

Zamanın geleceği bizlere ne kadar uzaksa, geçmişi o kadar yakındır.

Ve gene zaman ve onun oluşturduğu hayat, yaşanarak öğrenilen bir sanattır.

Ara sıra tıpkı milli piyango ikramiyesi gibi, dünyanın şurasında, burasında yüzon yaşında veya yüzeli yaşında birkaç kişinin yaşadığını duyarız. Bu ikramiye herkesin tesellisidir. Milyarlarca insan biletine piyango çıkmasını bekler gibi, bu ikramiyeyi bekler.

Yalnız bu bekleyenler, piyango bileti sahiplerinden daha şanslıdırlar, zira onlar piyangolarının yandığının acısını duymazlar.

Yetmiş yıllık ömrümün başında, piyango biletimize ikramiyenin vurup vurmayacağının henüz farkında değilken öğrendiğim bir sırrı sizlerle paylaşmak istiyorum.

Dost sahibi olunuz. Zira ne kadar çok dostunuz varsa o nispette zenginsiniz.

Benim aziz ve değerli dostlarım,

Bu anlamlı akşamımda beni yalnız bırakmadınız. Biliyorum; sizleri buraya kadar yordum. Geldiniz. Zahmet verdiğim için üzülüyorum, ama gelmeseniz inanın daha çok üzülürdüm.

İyi ki varsınız.

Hoş geldiniz."