KEİPA 62.Genel Kurulu toplandı
Ukrayna'nın Başkenti Kiev'de toplanan KEİPA 62.Genel Kurulu Ukrayna Yüce Radası Başkanı Ruslan Stefanchuk'un açılış konuşmasıyla çalışmalarına başladı.
Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodymyr Zelenskyy'nin video mesajıyla çalışmalarına devam etti. Daha sonra Türk Parlamento Heyeti Başkanı Fatih Dönmez,Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın mesajını okudu.
KEİPA Genel Sekreteri Prof. Dr. Asaf Hadjiyev'in karşılama konuşması sonrası çekilen Aile Fotoğrafı ile çalışmalar devam etti.Öğleden sonra oturumunda söz alan Dr. Akkan Suver, KEİPA'nın önemini vurguladı ve yeni bir güvenlik mimarisine ihtiyaç duyulduğunu gündeme getirdi.
Dr. Akkan Suver'in konuşması aşağıdadır;
Meclis Başkanı Ruslan Stefanchuk, toplantı öncesi Dr.Suver'le
Oturumu ve açılışı Ukrayna Meclis Başkanı Ruslan Stefanchuk yönetti
Toplantı katılımcıları Parlamento önünde
Kırım Milli Meclis Başkanı Refat Çubarov 'u Dr.Suver'le görmektesiniz
Dr. Akkan SUVER ’in PABSEC 62. Genel Kurul Toplantısında
Konuşma Metni
Karadeniz Ekonomik İş Birliği Teşkilatı Parlamenterler Asamblesi’nin bugün gerçekleşen oturumunda yüksek heyetinizi, İstanbul’dan Marmara Grubu Vakfı adına saygıyla selamlayarak sözlerime başlamak istiyorum.
Özellikle de bugün burada bizlere ev sahipliği yapan Ukrayna Parlamento’sunun değerli mensuplarına da ayrıca teşekkürlerimizi ve yaşanan olaylara rağmen müstesna güzellikteki organizasyondan dolayı da tebriklerimizi sunuyorum.
Bugün burada Marmara Grubu Vakfı olarak Karadeniz Ekonomik İş Birliği Teşkilatı Parlamenterler Asamblesi’nin yüksek katılımlarıyla yirmi yedi yıldır gerçekleştirmekte olduğumuz Avrasya Ekonomi Zirvelerinde yıllardır savunuculuğunu yaptığımız barış sözcüğünden bahsetmek istiyorum.
Barış diyalogdan geçer. Biraz umuttan ve çokça da unut ’tan.
Savaşlar, krizler, göçler, kısacası sonsuz acılar çekilen günler yaşıyoruz.
Tarih boyunca insanlığın uğradığı bunca yıkıma rağmen savaşları ne Birleşmiş Milletler, nede ülkeler arası barış anlaşmaları durdurabildi.
1.Dünya Savaşı, 2. Dünya Savaşı, Kore, Vietnam, Orta Doğu’da yalancı baharlar, insanlara “Yeter artık.” Dedirtmişken, Rusya’nın Ukrayna’ya açtığı savaşa, İsrail’in Gazze’ye açtığı savaşa engel olunamadı.
Burada bir gerçeği tekrar hatırlayalım.
Hiçbir devlet topraklarına girmiş yabancı askerleri kovalama dışında savaşı haklı bir neden gibi gösteremez. Bu konuda Kemal Atatürk; “Mecbur kalmadıkça savaş bir cinayettir.” Demektedir.
Hiçbir ülke, bir diğer ülke üzerinde hegemonya kurma, sınırlarını değiştirme, nasıl bir rejim içinde yaşayacağına karar verme, yer altı ve yerüstü zenginliklerini kullanma hakkına sahip değildir.
Yaşamakta olduğumuz savaşların ve acıların son bulması için, silahlardan çok, diyaloğa ve diplomasiye ihtiyacımız bulunmaktadır. Dolayısıyla barış için İnsanlığın yeni bir güvenlik mimarisine ihtiyacı olduğu açıktır.
Bildiğiniz üzere Türkiye Cumhuriyeti geçen ay yüzüncü şeref yaşını idrak etti.
Yüz sene önce Türkiye Cumhuriyeti’nin dayanak noktası olan Lozan
Barış anlaşmasında hudutlar çizilirken Selanik şehri Yunanistan’a bırakılır.
Savaşı durduracak, sona erdirecek yol, diyaloğun ve hedeflerimizin bir bölümünden fedakarlıktan geçer.
Bu yıl yüzüncü yılını kutladığımız Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Mustafa Kemal Atatürk’e arkadaşları sorarlar:
- Paşam, Selanik Sizin doğduğunuz şehirdir. Lozan’da onu neden Yunanlılara bıraktınız?
- Selanik’i alabilirdik. O zaman İzmir’den vazgeçmek gerekirdi. Ben İzmir’i tercih ettim.
Bunu burada anlatmakta niyetim; savaş sonrası hisle, duygu ile değil, rasyonel, gerçekçi karar vermenin, gerekirse feragatte bulunabilmenin önemini belirlemektir.
Türk İstiklal Savaşı sonrası ise, Türkiye Cumhuriyeti, kendisi ile savaş eden Yunanistan, Fransa, İngiltere ve İtalya ile dost olmuş ve hemen diyalog kurmuştur.
Yoksa yaşananların acı hatırasıyla gün geçirmenin kimseye bir yararı olmaz. Olmayacağı da bir gerçektir.
Savaşlardan, krizlerden ve bunaltıcı sorunlardan ancak barışı hedefleyerek, diplomasi ile kurtulabiliriz.
Başkanlığını yaptığım Marmara Grubu Vakfı’nda yıllardır barış adına diyalog oluşturmaya çalışıyorum.
Gelecek nesiller adına barışa, karşılıklı anlayışa, bir arada beraber paylaşarak yaşamağa kendimizi odaklamalıyız.
Dünyanın tabiat olarak hızla yok oluşa yöneldiği, insanlarımızın ise birbirini yok etmeği iş sandığı günlerdeyiz.
Küresel ısınma, atmosferin anormallikleri ve kuraklık gezegenimize zarar verirken, barışa meydan okumalar her gün artmakta, insanlık değerleri ülkelerin çıkarlarına göre yeniden yorumlanmaktadır.
Büyüklüğü gücünden değil, temsil ettiği değerlerden alan ve onlarca yıllık acıyı arkalarında bırakabilecek düşüncelere ihtiyacımız var.
İnanıyorum ki, diyalog ve diplomasi yollarının açık tutulması imkânı olursa, barışa giden yol açılacaktır. Bu da bizi yeni bir güvenlik mimarisine taşıyacaktır.
Bu duygular içinde sözlerimi toparlarken 26 yıldır gerçekleştirdiğimiz Avrasya Ekonomik Zirvelerinin yirmi yedincisini 21 / 22 Şubat 2024 günleri barış ve krizlere çözüm konularıyla İstanbul’da gerçekleştireceğimizi bilgilerinize sunmak isterim. Yüksek heyetinizi 21/ 22 Şubat 2024 günleri İstanbul’da gerçekleşecek ve en az kırk ülkenin katılımını beklediğimiz 27. Avrasya Ekonomi Zirvesi’nde görmek bizleri mutlu edecektir.