Haberler

Dr. Akkan Suver, Taşkentte Uluslararası Sivil Toplum Toplantısında konuştu

19 Eylül 2025 Cuma - Okunma: 525
Dr. Akkan Suver, Taşkentte Uluslararası Sivil Toplum To

Dr. Akkan Suver, Taşkent'te tertiplenen uluslararası "Demokrasiyi Güçlendirmede Sivil Toplumun Rolü" konferansında konuştu.

Marmara Grubu Vakfı Genel Sekreteri Sezgin Bilgiç ile birlikte konferansa katılan Dr. Akkan Suver'in konuşması aşağıdadır:

“Özbekistan’da Demokrasiyi Güçlendirmede Sivil Toplumun Rolü: Küresel Zorluklar ve Beklentiler” Taşkent, 19 Eylül 2025 Marmara Grubu Vakfı olarak, bugün burada Demokratik Süreçlerin Analizi Merkezi ve stratejik ortağımız Özbekistan Kalkınma Stratejisi Merkezi tarafından düzenlenen bu çalıştayda bulunmaktan onur duyuyoruz.

Bu önemli çalıştayı birlikte düzenleyen ve bizleri bir araya getiren dostum Eldor Tulyakov’u kutluyorum.

Bugün, dışarıdan bir gözlemci olarak, Özbekistan hakkında konuşmak istiyorum.

Yıllar önce Özbekistan, kapalı bir ekonomiden çıkarak giderek uluslararası sermaye çeken, dinamik bir yatırım merkezine dönüşmüştür.

Eğer bugün Özbekistan bölgenin en cazip yatırım merkezlerinden biri hâline geldiyse, bu başarı şüphesiz Özbek kardeşlerimizin ve devlet yöneticilerinin gayretleri sayesindedir. Ancak ülkeyi ileriye taşıyan ve vizyonuyla yönlendiren kişi, elbette Cumhurbaşkanı Şevket Mirziyoyev’dir.

Cumhurbaşkanı Mirziyoyev’i takdirle anmak istiyorum, zira Özbekistan’ın istikrarlı büyümesi, devam eden yapısal reformların başarıyla uygulanmasının bir sonucudur.

Özbekistan artık çevrede kalan bir ülke değil; Avrasya’nın başlıca ekonomik merkezlerinden biri, Avrupa ile Güney Asya arasında bir köprü hâline gelmiştir. Bizler yalnızca ekonomik başarıları değil, aynı zamanda küresel ekonomide yeni bir büyüme kutbunun doğuşuna da tanıklık ediyoruz.

Özbekistan, genç, dinamik, zengin kaynaklara sahip ve Orta Asya’da stratejik açıdan hayati bir bölge olarak öne çıkmaktadır. Sadece makroekonomik istikrar ve güvenilirlik sunmakla kalmıyor, aynı zamanda Avrasya’nın yeni ekonomik gerçekliğini şekillendirme fırsatı da veriyor. Bu bağlamda, Cumhurbaşkanı Mirziyoyev’in “Orta Asya’da Birleşik Yatırım ve Ticaret Alanı” girişimi sadece bir söylem değil; önümüzdeki yıllar için somut bir eylem planıdır.

Son sekiz yılda, yatırım faaliyetlerini uluslararası standartlara yükselten yasalar çıkarılmış, kamulaştırmaya karşı koruma sağlanmış, kârların yurtdışına aktarılması hakkı güvence altına alınmış, uluslararası tahkime erişim ve vergi teşvikleri getirilmiştir. Bunlar, yabancı yatırımı kolaylaştırmıştır. Döviz serbestisi, idari engellerin kaldırılması ve özel ekonomik bölge teşvikleri ile birleştiğinde, bu reformlar Orta Asya’daki en cazip yatırım ortamlarından birini yaratmıştır.

2017–2024 yılları arasında Özbekistan toplam 188 milyar ABD doları yatırım çekmiş, bunun 87 milyar doları doğrudan yabancı yatırım olmuştur. Yabancı sermayeli işletmelerin sayısı üç kattan fazla artarak 16.000’i aşmış ve bu durum ülkenin iş ortamına duyulan uluslararası güveni yansıtmıştır.

Ekonomik reformların ötesinde, Özbekistan, Türk Devletleri Teşkilatı, Şanghay İşbirliği Örgütü, Bağımsız Devletler Topluluğu ve Avrasya Ekonomik İşbirliği çerçevelerindeki etkinliğiyle bölgesel bir lider olarak uluslararası sahnede de yerini almıştır.

Çok yönlü dış politikasıyla Özbekistan, Avrupa Birliği ve Amerika Birleşik Devletleri gibi Batılı ortaklarla olumlu ilişkiler sürdürürken, Rusya ve Çin ile de yapıcı işbirliğine devam etmektedir. Bu dengeli yaklaşım sayesinde Özbekistan, hem siyasi istikrar hem de ekonomik fırsatlar sunan, Orta Asya’da yükselen bir merkez hâline gelmiştir.

Siyasi liderliği sayesinde Özbekistan, bölgede güven ve entegrasyonun ahlaki lideri olmuştur. Afganistan’ın istikrara kavuşturulmasına ve komşularıyla uzun süredir devam eden sorunların çözülmesine yaptığı katkılar, insanlığa hizmet olarak kabul edilmektedir.
Yakın gelecekte Özbekistan’ın, Orta Asya’yı Güney Asya ve Avrupa’ya bağlayan yeni bir koridorun kurulmasında merkezi rol oynamasını umut ediyorum.
İzin verirseniz, Türkiye ile Özbekistan arasındaki güçlü ortaklıktan da bahsetmek isterim.

Geçen yıl Türkiye’nin Özbekistan’a ihracatı 2,2 milyar dolar, Özbekistan’dan ithalatı ise 1,1 milyar dolar olarak gerçekleşti. Bunu yetersiz buluyoruz ve ikili ticaretimizi 10 milyar dolara çıkarmayı hedefliyoruz.

Cumhurbaşkanlarımızın attığı sağlam adımları ve enerji ile savunma sanayilerindeki üst düzey işbirliğini takdirle gözlemliyoruz. Ayrıca, siyasi ilişkilerdeki ivmenin ekonomik ve kültürel alanlara da taşınması yönündeki çabaların sürdüğünü biliyoruz.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Cumhurbaşkanı Mirziyoyev’in bölgesel ve küresel işbirliği girişimlerinde sergilediği birliktelikten gurur duyuyoruz.

Ülkenin uzun vadeli gelişim yönelimlerini belirleyen kapsamlı program belgesi “Özbekistan-2030” Stratejisi, nüfusun refahını sürdürülebilir ekonomik büyüme yoluyla önemli ölçüde artırmayı ve Özbekistan’ı modern, rekabetçi bir devlete dönüştürmeyi hedeflemektedir.

Genel olarak, sivil toplum kuruluşlarının ulusal kalkınmada üç kritik rol oynadığını söyleyebiliriz:
1. Reform Süreçlerinde Halkın Sesini Yükseltmesi
2. Kamu Denetiminin Güçlendirilmesi
3. Siyasi Katılım İçin Platformlar Yaratılması

Bunlar, halkın reform girişimlerini anlaması ve doğrudan önerilerini sunması için önemli zeminlerdir.

2030’a doğru ilerlerken, devlet ile sivil toplum arasında daha da güçlü bir ortaklık öngörüyoruz. Sivil toplum kuruluşlarını dışarıdan gözlemciler olarak değil, ülkenin dönüşüm yolculuğunda temel ortaklar olarak görüyoruz.

Sözlerimi tamamlamadan önce, dostum Eldor Tulyakov’un başkanlığını yaptığı Kalkınma Stratejisi Merkezi ile Marmara Grubu Vakfı arasındaki ortaklığa da değinmek isterim.

Bugün kurumlarımız kapsamlı bir işbirliğine sahiptir. Geçtiğimiz yıllarda İstanbul ve Taşkent’te halklarımız arasındaki dostluk ve kardeşlik bağlarını güçlendirmeyi amaçlayan önemli sivil toplum etkinlikleri düzenledik.

Bu ortak faaliyetler sayesinde, Kalkınma Stratejisi Merkezi’nin katkılarıyla, Özbekistan’ın ekonomik reformlarını ve Üçüncü Rönesans projelerinin yeniliklerini derinlemesine anlama fırsatı bulduk.

Tarih, kültür ve insanlarıyla büyük bir ülke olan Özbekistan ile samimi diyaloglarımızda Kalkınma Stratejisi Merkezi’nin katkısı paha biçilemezdir.

Marmara Grubu Vakfı olarak, Türkiye-Özbekistan ilişkileri çerçevesinde sivil toplumda anlamlı hizmetler sunmaktan gurur duyuyoruz.

Düzenleme komitesine ve değerli heyete içten teşekkürlerimi sunarım.

Dr. Akkan Suver, Sezgin Bilgiç ve Hasan Yediyıldız 

Dr.Suver, konuşması sonrası medyaya konuştu