Haberler

Cafer Okray Dünya Koruma Forumunda konuştu

11 Kasım 2023 Cumartesi - Okunma: 459
Cafer Okray Dünya Koruma Forumunda konuştu

Dünya Koruma Forumu San Marino'da toplandı.

Başkanlığını Kelony adına Genseric Cantournet ile Angela Pietrantoni'nin yaptığı ve "Hayatın Tek Şirketin" başlıklı toplantı San Marino Endüstri Bakanı Fabio Righi'nin konuşmasıyla çalışmalarına başladı.

Marmara Grubu Vakfı Genel Başkan Yardımcısı Cafer Okray'ın da söz aldığı konferansa bu yıl FOWPAL Başkanı Dr.Hong Tao-Tze de katıldı.

Gene konuşmacılar arasında Annamaria Barbato Ricci, Luc Maisonnasse da yer aldığı konferansta Cafer Okray'ın konuşmasını aşağıda bulacaksınız.

 

Cafer Okray’ın Konuşması

Hanımefendiler, beyefendiler,

Yüksek heyetinizi İstanbul’dan, Marmara Grubu Vakfı adına saygıyla selamlayarak sözlerime başlamak istiyorum.

Bugün, bizleri burada bir araya getiren Kelony Ailesi’ne şahsım ve Marmara Grubu Vakfı’nı oluşturan arkadaşlarım adına teşekkürlerimi sunuyorum.

Günümüz dünyasının çok sayıda zorluk ve krizin içinden geçmesi, gelişmişlik açığının büyümesine yol açmaktadır.

Bir taraftan artan savaş ve ihtilaflar ve ekolojik çevrenin giderek kötüleşmesi belirsizliğin ayrı bir boyutudur.

Yeni bir dünya düzeninin doğum sancılarını yaşıyoruz. Bu sancılar, dünya düzeninin yapısında bir değişikliğe işaret ediyor, ancak şu anda bu düzenin nasıl olacağını öngörmek zor olacağa benziyor.

Kuşku yok ki, Ukrayna ile Rusya savaşının, İsrail-Hamas çatışmasının, Nijer’deki darbenin, Hint-Pasifik’teki yığınağın ve NATO’nun proaktif genişleme hamlelerinin de perde arkasında “yeni doğum sancılarının” işaretleri var.

İkinci Dünya Savaşı sonrasında hür dünyanın liderliğinde inşa edilen uluslararası sistem büyük bir açmaz içerisinde.

Sistem sorunlar ürettikçe, yeni gerilim noktaları oluşuyor. Rusya ile Ukrayna arasında tehlikeli bir savaş yaşanırken, İsrail ve Hamas beklenmedik bir şekilde karşı karşıya geldiler. Son dönemlerde Pasifik hattına yapılan yığınak ise yaklaşmakta olan tehlikenin bir başka boyutu.

Tehlike sanılandan da büyük.

Son yirmi yılda gezegenimizin farklı noktalarında pervasızca güç kullanıldığını görmekteyiz.

Oysa bugün burada biz; kriz ve öngörülemeyen ihtilaflar yerine, insanlığın en tabii ortak hakkı olan varlık, refah ve gelişmişlik içinde yaşamasını konuşmak için toplandık.

Evet, bu ortak hakkı nasıl oluşturabilir, daha iyi nasıl yaşayabiliriz?

Bu ortak hakkın oluşumu için; öncelikle o ülkenin insanlarının kendi ulusal koşullarına dayanıp, kendine özgü motiflere sahip olması ve barışı esas alması gerekmektedir.

Kendilerine en uygun kalkınma metodunun ve barışı sağlayan yolun ne olduğu konusunda, o ülkenin insanlarının en iyi söz hakkına sahip olduğuna inananlardanım.

Ülkeler ulusal kalkınmasını kendi gücüne dayandırmalı, milli kalkınma ve ilerlemenin kaderini, kendi ellerinde tutmalıdırlar.

Barışçıl bir kalkınma insan ve doğa arasındaki dengeyle kurulabilir.

Bu oluşum kendi ulusal koşulları kadar aynı zamanda diğer ülkelerin kalkınma, gelişme deneyimlerinden de ilham almalıdır.

Elbette bir yerde oluşacak kalkınma ve gelişme dünyanın ortak kalkınmasına, barışına ve bir arada yaşamasına katkı ve olanak sağlayacaktır.

Bu da insanlık ve dünya ortaklığında ilerleme sağlamanın yolunu açacaktır.

Kalkınma ve gelişme, sosyal ve ekolojik uygarlığa rağmen olmamalıdır.

Gene kalkınma ve gelişme, istişare, diyalog ve barışçıl çözüm içinde gerçekleşecek olursa insanlığın yararına kapsamlı ve dengeli bir gelecek umudu oluşacak, kapsamlı ve dengeli bir gelecek ise insanlığın yarınına ve kaderine bir köprü, bir bağlantı sağlayacaktır.

Ve bütün bunlar insan merkezli bir felsefeyi temel alırsa küresel bir kalkınmanın başlangıcı oluşabilir.

Sürdürebilir küresel ekonomik büyümeyi teşvik etmek, gelişmekte olan ülkelerin büyük çoğunluğunun yoksulluktan kurtulmasını ve daha iyi bir yaşam sürmesini sağlamanın kapısını aralayacaktır.

Biz bunları anlatırken gezegenimiz ateş topu gibi yanmakta.

Bunun farkındayız.

Ama, daha iyi bir dünyayı hak ettiğimize inanıyoruz. Bu inançla, yaşadığımız krizlere rağmen, daha iyi bir dünyaya ulaşmak ve bir arada barış içinde yaşamak için diyalog, daha çok diyalog diyoruz.

Teşekkürler.