Haberler

16. Avrasya Ekonomi Zirvesi Başarıyla Sonuçlandı

11 Nisan 2013 Perşembe - Okunma: 7618
16. Avrasya Ekonomi Zirvesi Başarıyla Sonuçlandı

 Marmara Grubu Vakfı Tarafından 16 yıldır aralıksız sürdürülen Avrasya Ekonomi Zirvesi siyasal, ekonomik ve kültürler arası diyalog çalışmalarında Türkiye’nin aydınlık yüzünü bir defa daha dünyaya yansıttı.

İstanbul Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği’nin “İHKİB” desteği ile 9 Nisan 2013 akşamı Ritz Carlton Hoteli’nde ünlü tasarımcı Gül Ağış’ın moda defilesi ve Azerbaycan’ın ünlü divası Tunzale konseri ile çalışmalarına başlayan 16. Avrasya ekonomi Zirvesi’nde; “ekonomi, enerji, sağlık, eğitim, kültür, ekoloji, bilgi teknolojileri, iletişim, savunma sanayi, güvenlik ile modernleşme ve kadın” tartışıldı.

52 ülkenin katıldığı Zirve Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in ve UNESCO Genel Direktörü Irina Bokova’nın mesajları ile açıldı. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül mesajında aynen şu ifadeleri kullandı:

Kıymetli Misafirler,

Marmara Vakfınca, son 15 yıldır istikrarlı bir şekilde düzenlenen Avrasya Ekonomi Zirveleri önemli bir platform haline gelmiştir. Zirve’nin  başta Avrasya bölgesinden olmak üzere, Afrika ve Latin Amerika dâhil geniş bir coğrafyadan devlet adamlarını, önde gelen iş adamlarını, sivil toplum kuruluşları temsilcilerini ve yerel yöneticileri aynı çatı altında başarıyla biraraya getirdiğini görmekten memnuniyet duyuyorum.

Avrasya bölgesinde ekonomi, siyaset, enerji, sağlık, eğitim, kültür ve kalkınmada kadının rolü konularının işleneceği, yeni küresel yapıların tartışılacağı bu seneki Zirvenin de, bölgesel ve uluslararası işbirliği imkanlarının ele alınmasına yönelik yararlı bir çalışma teşkil edeceğine inanıyorum.

Küresel güç dengesinin Batı’dan Doğu’ya ve Kuzey’den Güney’e kaydığı bir konjonktürde, Avrasya coğrafyasının konumu ve gelecekte üstleneceği rolün önemi yadsınamaz. Bu bağlamda, bu yılki etkinlikte tartışılacak konuların “Tek Kutuplu Dünya mı, Çok Kutuplu Dünya mı” sorusu etrafında şekillenmesi isabetli olmuştur.

Gelişmiş piyasa ekonomilerinde yaşanan ekonomik kriz ve Arap Baharı’nın ortaya çıkardığı dinamikler, uluslararası sistemde taşların yerinden oynamasına yol açmıştır. Güvenlik, refah ve barışın bölünmez bir hale geldiği bu ortamda, uluslararası işbirliği ve dayanışma hiç olmadığı kadar önem kazanmıştır.  

Ortaya çıkan risklerin bertaraf edilmesinin ve fırsatlardan en etkin şekilde istifade edilebilmesinin anahtarı olarak bölgesel işbirliği ve sahiplenmekavramları ön plana çıkmaktadır.

Küresel düzenin yeni yapısı bu doğrultuda atılacak adımlar temelinde şekillenecek ve başarısı da bu yönde sağlanan ilerlemeye bağlı olacaktır.

Avrasya ülkelerinin de aralarında bulunduğu yeni küresel ve bölgesel aktörlerin kendilerini daha iyi ifade etmeleri ve küresel karar alma organlarında daha adil bir yapının tesisi gerekliliği tartışılmaz bir gerçektir.

Bu bağlamda Türkiye, başta BM Güvenlik Konseyi olmak üzere küresel yönetişim kurumlarının, küresel siyasete ve ekonomiye yön veren oluşumların çağın ihtiyaçlarına göre daha kapsayıcı ve adil bir hale getirilmeleri gerektiğini savunagelmektedir.

Bu açıdan söylemlerimiz kadar eylemlerimizin de yol gösterici olacağını biliyor ve Avrasya’daki ülkelerin uygulamalarıyla yeni küresel yapının şekillendirilmesinde önemli rol üstleneceklerine inanıyorum.

Başta konuk Devlet Başkanları olmak üzere, Zirve’ye iştirak eden tüm katılımcıları muhabbetle selamlıyor, Zirve’nin bölge halklarının refah ve mutluluğuna katkı sağlaması ümidiyle, çalışmalarınızda başarılar diliyorum.”

16. Avrasya Ekonomi Zirvesi’ne; Arnavutluk Cumhurbaşkanı Bujar Nishani, Kosova Cumhurbaşkanı Atifete Jahjaga, Makedonya Cumhurbaşkanı Gjorge Ivanov, Moldova-Gagavuzya Otonom Bölgesi Governorü Mihail Formuzal, Ürdün Senato Başkanı Taher Masri, Etiyopya Meclis Başkanı Abadula Gemeda,, Gana Cumhurbaşkanı Yardımcısı Kwesi Amissah-Arthur, Azerbaycan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Prof. Dr. Ali Hasanov, Madagaskar Başbakanı Omer Beriziky ve üçü başbakan yardımcısı olmak üzere 34 Bakan katıldılar.

16. Avrasya Ekonomi Zirvesi’nde çeşitli ilklere de imza atıldı. Bu ilklerden en önemlisi, iştirakçilere plaket veya hediye yerine “Artık benim de Türkiye’de dikili bir ağacım var” sertifikasının sunulmasıydı. Orman ve Su İşleri Bakanı Prof. Dr. Veysel Eroğlu’nun, Marmara Grubu Vakfı’na tahsis ettiği araziye her yıl katılımcı sayısı kadar dikilecek ağaçla oluşturulacak Avrasya Ekonomi Zirveleri Korusu’nun da bu vesileyle ağaçlandırılması başladı.

16. Avrasya Ekonomi Zirvesi’nde Avrupa’nın yaşadığı büyük ekonomik kriz gündeme getirildi. Ekonomik krizin boyutlarından ziyade yaptığı sosyal tahribatın önemi vurgulandı.

2020 İzmir Expo’nun adaylığının tanıtımının da yapıldığı Zirve’de, İzmir’in önemi ortaya kondu. İzmir’in adaylığı için destek istenilmesi, katılımcıların alkışlarıyla benimsendi.

2020 yılında gerçekleşecek Olimpiyatlar için başta Yunanistan’ın Dışişleri Eski Bakanı ve Milletvekili Dora Bakoyannis olmak üzere 16. Avrasya Ekonomi Zirvesi’nin katılımcıları tarafından desteklenmesi de büyük bir değer olarak benimsendi.

16. Avrasya Ekonomi Zirvesi’nde Karadağ-Montenegro Devleti bir jest yaparak, Dr. Akkan Suver’in Türkiye’de yayınladığı Montenegro kitabının, kendi dillerinde de yayınlandığını açıkladı. Karadağca ve Türkçe basımı yapılan kitap Zirve’de dağıtıldı.

Marmara Grubu Vakfı tarafından düzenlenen 16. Avrasya Ekonomi Zirvesi’nde başta Avrupa olmak üzere bütün dünyayı derinden etkileyen küresel kriz masaya yatırılırken, darboğazların aşılması için ülkeler arasındaki işbirliğine vurgu yapıldı.

Avrasya Ekonomi Zirvesi’nin açılışında konuşan Dr. Akkan Suver şunları söyledi:

“Marmara Grubu Vakfı’nın bu yıl on altıncısını tertiplediği Avrasya Ekonomi Zirvesi’ne yüksek katılımlarınızla şeref verdiniz.

On altı yıldır aralıksız olarak gerçekleşen Avrasya Ekonomi Zirveleri bugün bölge dışına taşmış Afrika’dan Latin Amerika’ya uzanan bir çizgiye ulaşmış bulunmaktadır.

Arnavutluk Cumhurbaşkanı Ekselans Bujar Nishani,

Makedonya Cumhurbaşkanı Ekselans Gjorge Ivanov,

Kosova Cumhurbaşkanı Ekselans Atifete Jahjaga ve

Moldova-Gagavuzya Otonom Bölgesi Başkanı Ekselans Mihail Formuzal aramızdadırlar.

Hepsini saygıyla selamlıyorum ve hoş geldiniz diyorum.

Gene Gana Cumhurbaşkanı Yardımcısı Ekselans Kwesi Amissah-Arthur’u saygıyla selamlıyorum.

Aramızda bulunan Ürdün Senato Başkanı Sayın Taher Masri’yi,

Etiyopya Meclis Başkanı Sayın Abadula Gemeda’yı,

ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Sayın Cemil Çiçeği selamlıyor, İstanbul’a hoş geldiniz diyorum.

Madagaskar Başbakanı Ekselans Omer Berizy’yi saygıyla selamlıyorum.

Bulgaristan Eski Cumhurbaşkanı Ekselans Petar Stoyanov’u,

yine Bulgaristan Eski Cumhurbaşkanı Ekselans Zhelyu Zhelev’i,

Estonya Eski Cumhurbaşkanı Ekselans Arnold Rüütel’i,

Kırgızistan Eski Cumhurbaşkanı Ekselans Roza Otunbayeva’yı,

Moldova Eski Cumhurbaşkanı Ekselans Petru Lucinschi’yi,

Moğolistan Eski Cumhurbaşkanı Ekselans Punsalmaa Ochirbat’ı,

Slovenya Eski Cumhurbaşkanı Danilo Turk’ü de saygıyla selamlayarak aramıza hoş geldiniz diyorum.

Ayrıca büyük bir iftiharla belirtmek isterim ki; otuz altı bakanla elli ülke bugün burada aramızdadır.

Bir sivil toplum kuruluşu için on altı yıl, aralıksız olarak gerçekleştirilebilen uluslararası bir toplantı yalnız devamlılık arz etmesi açısından dahi hayli önemli bir etkinliktir.

Onaltı yıl içinde artan bir grafik, yükselen bir katılım ise bir başka başarıdır.

Gene bu yıl ilk defa Afrika ülkeleriyle Latin Amerika ülkelerinin, yüksek seviyede aramızda yer almaları bizim varlığımızın değer ölçüsüne ayrı bir renk katmış bulunmaktadır.

Sözlerimin başında yüksek heyetinize arz ettiğim üzere bu devlet – millet işbirliği sivil inisiyatifin gücü açısından gayet önemli bir başarıdır.

Bu başarıda emek sahibi olan bütün arkadaşlarımı kutluyorum.

Meydana getirmiş bulunduğumuz bu asil gayeli yüksek Zirve, barış adına, sorumluluk adına, insanlık adına çok büyük neticeler sağlayacak olan tarihi bir olayı ortaya koyacaktır. 

Hepinizi bundan dolayı kutlayarak başarılar diliyor, saygılar sunuyorum.

Değerli Katılımcılar,

Balkanların, Kafkasların, Ortadoğu’nun ve Kuzey Afrika’nın çevresinde şekillenmekte olan statüko ve siyasi düzen içinde, sözü dinlenilir aktörlerden biri olmaya her bir ülke ayrı ayrı özen gösterirken, bizlerin sivil inisiyatif olarak milletlerarası politika sahnesinin bütünlüğünden de gözlerimizi ayırmamamız gerekmektedir.

Mevcut haliyle uluslararası sivil toplum ilişkileri, uluslararası ekonomik ilişkiler düzeyinin maalesef çok gerisindedir.

Uluslararası ekonomik ilişkilerde geçerli olan standartların sivil inisiyatifler alanında sağlanamadığını üzülerek görmekteyiz. 

Netice itibariyle gayet açıktır ki; uluslararası sivil inisiyatif düzeyi bilgi teknolojisinin yüksek gelişiminden dolayı ne kadar süreceğini kestiremeyeceğimiz bir yeniden inşa süreci içine girmiş bulunmaktadır.

Avrasya Ekonomi Zirveleri mensupları olarak bu yeniden inşa sürecine çok ciddi katkılarda bulunabileceğimize inanıyoruz. Zira çağımız sivillerin söz sahibi oldukları çağdır.

Değerli Katılımcılar,

Marmara Grubu Vakfı olarak bizler Avrasya’ya bir coğrafya olarak bakmıyoruz. Zira Avrasya yalnız coğrafyacılara göre kıtadır. Oysa temsil ettiği kıymetlerin ulaştığı sınırları çizilirse içine Amerika’yı, Afrika’yı da alan bir harita ortaya çıkar. Avrasya adını ben, bir kıymetler sistemi olarak telakki ediyorum.

İnanıyorum ki, Avrasya hem siyasi hem de ekonomik birliğine kavuştuğu gün yeni bir yaşamın kapısını aralayacaktır.

Öte yandan, Avrasya’yı dinlere, lisanlara, kara parçalarına, milletlere göre değerlendirmemiz yanlış olur. Avrasya’da bir İslam uygarlığı, bir Greko-Latin uygarlığı vardır. Yine Avrasya’da Türk kültürünün, Akdeniz kültürünün, Afrika kültürünün, Hıristiyanlığın, Almanlığın, Rusluğun, Çinliğin de payı ve hakkı vardır.

Biz buna uygarlık projesinin barışı ve refahı bölüşümü diyoruz.

Uygarlık nasıl düşünceden, sanattan, kültürden siyasetten, ekonomiden oluşan birliktelikse Avrasya da öyle bir sistemlerin ortak doktrinidir. Stratejisidir. Daha geniş bir deyimle, Avrasya kültürü geçmişten süzülerek gelen bir üründür. Çağdaş Avrasya felsefesinin varlık nedeni insandır, dolayısıyla bizim temsil ettiğimiz Avrasya bir insanlık projesidir.

İşte bunun için Afrika buradadır, Latin Amerika buradadır, Çin, İtalya ile aynı havayı Madagaskar Moğolistan’la aynı rüzgarı teneffüs etmektedir.

Gene bugün burada aynı havayı, aynı rüzgarı teneffüs eden iki hanımefendi vardır. Hanıfendinin biri Orta Asya’dan, diğeri Balkanlar’dan gelmektedir. Toplumlarımız açısından hayli önemli bu iki değerli hanımefendilerden biri Kırgısiztan’ın eski cumhurbaşkanı Sayın Roza Otumbayeva, diğeri ise Kosova’nın cumhurbaşkanı sayın Atifete Jahjaga’dır. Değerli iki Hanımefendi Cumhurbaşkanı’nı saygıyla selamlıyorum.

Başarımızın temeli bundan ibarettir.

Değerli Katılımcılar,

Yüksek heyetinize biraz da ülkem Türkiye’den söz etmek istiyorum.

Türkiye güçlü küresel boyutu olan bir ülke, bir toplumdur. Türkiye asırlardır hâlâ Rumeli dediğimiz bölge ile Avrupa’nın, bilhassa Balkanların bir parçasıdır. Arap dünyasıyla derin kültürel ve dini bağları olan ve büyük çoğunluğu Müslüman olan bir ülkedir.

Yüzlerce yıl önce İspanya’yı terk etmek zorunda kalmış olan Musevi cemaatine kucak açmış ve sıcak bir şekilde karşılamış olan Osmanlı İmparatorluğu’nun halefidir.

Orta Asya ile dilsel ve şimdi de güçlü ekonomik bağları olan bir ülkedir.

Afrika’ya uzanan ve yatırım yapan bir ülkedir.

1950’lerdeki Kore Savaşı’na Amerika’dan sonra en büyük Birleşmiş Milletler askeri kontenjanını sağlamasından itibaren de batının güçlü bir müttefiki ve dostudur.

Gene İstanbul, bugün bir dünya metropolü olarak 2020 olimpiyatlarına taliptir.

Türkiye’nin üçüncü büyük şehri İzmir, Expo 2020’ye adaydır.

2013 itibariyle, Türk Hava Yolları diğer her hava yolundan daha fazla ülkeye uçmaktadır. Çok fazla seyahat eden biri olarak Türk Hava Yolları ile uçmanızı tavsiye edebilirim.

Dünyamız çözülmesi gereken yeni, muazzam ve küresel sorunlarla karşı karşıyadır. Enerji dar boğazında, iklim değişikliğinden, sağlam ve sürdürülebilir ekonomik büyümenin tekrar sağlanmasına, dünya ticareti ve finanstan, terörizm ya da nükleer silahlanmaya karşı güvenliğe, ya da bulaşıcı hastalıkların kontrolüne kadar, çok zor sorunların çoğu güçlü bir küresel işbirliği gerektirmektedir. Bütün bunları gerçekleştireceğimiz panellerde gündeme getireceğiz.

Bu çağda artık hiçbir şey yalnızca dik başlı güçle başarılamaz ve başka toplumlara dışarıdan dayatılamaz. Gençler her yerde, hangi örneklerin mutluluk, bağımsızlık ve refahı getirebileceğini bulmak için sınırların ötesine bakıyorlar. İnanıyorum ki; hepimiz iyi örnek olmalı ve birbirlerimizi bunun için desteklemeliyiz.

Eğer yurt içinde başarılı olursak, uluslararası alanda da başarılı oluruz. Aynı şekilde, eğer kendi iç sorunlarımızı çözemezsek, dünyanın sorunlarının çözümüne nasıl yardımcı olabiliriz?

Önümüzdeki on yıl zor yıllardır. Ekonomik, siyasi, sivil toplum odaklı ya da akademik faaliyetlerimiz ne olursa olsun, çok çalışmamız gerekmektedir. Buna rağmen umuyorum ve güveniyorum ki pek çoğumuz 2023’te Büyük Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’nin yüzüncü yılında ileriye güvenle bakan bir yirmi birinci yüzyıl cumhuriyetini ve demokrasisini birlikte idrak edip kutlayacağız. 

Aziz misafirler,

Marmara Grubu Vakfı olarak geride bıraktığımız yıllar içinde pek çok ilke imza attık. Bu yıl da tertiplediğimiz 16. Avrasya Ekonomi Zirvesi’nde hediye veya plaket vermeyi kaldırdık. Onun yerine Orman ve Su İşleri Sayın Bakanımız Prof.Dr. Veysel Eroğlu, lütfettiler. Bizlere bir arazi tahsis ettiler. Bu araziyi ağaçlandıracağız. Ve kendileri bugün aramıza teşrif buyurarak bizleri bu konuda bilgilendireceklerdir.

16. Avrasya Ekonomi Zirvesi’nde alacağınız “Artık Türkiye’de Benim de Bir Dikili Ağacım Var” belgesi, bakanımızın imzasıyla Zirve iştirakçilerine sunulacaktır.

İnşallah on yıl sonra Avrasya Ekonomi Zirveleri Korusu’nda kendi ağaçlarınızın altında piknik yaparak bugünleri hatırlayacağız.

Hanımefendiler, Beyefendiler,

16. Avrasya Ekonomi Zirvesi çalışmalarının barış dolu günler getirmesi dileğiyle yüksek heyetinizi selamlıyorum. Hoş geldiniz.”

Avrasya Ekonomik Zirvesi’nde konuşan Kosova Cumhurbaşkanı Atifete Jahjaga, Zirve’nin, problemlere ortak çözüm bulma konusunda iradelerini ortaya koyduğunu belirterek, Batı Balkan ülkelerinin sosyal ve ekonomik sistemlerini dönüştürme ihtiyacı duyduğunu kaydetti. Jahjaga, Batı Balkan ülkelerinin, dönüşüm evresinde doğru bir politikayı geliştiremeyecek olursa, ihracat ve istihdam konusunda ciddi bir kriz evresine girmeyle karşı karşıya kalacağını söyledi. Jahjaga, Avrupa ülkelerindeki üçüncü piyasalara erişim için ortak iş birliğine ihtiyaç olduğunu anlatarak, “Bölgesel iş birliği ortak kalkınma için bir zemin teşkil etmektedir. Dış yatırım ve sermaye ancak ürünlerimizi rekabete açık hale getirebilir diye konuştu. Makedonya Cumhurbaşkanı Gjorge Ivanov da dünyanın geleceğinin belirsiz olduğunu belirterek, değişimin fırsatları da beraberinde getirdiğini ve bu fırsatlardan yararlanılması gerektiğini söyledi. Ivanov, “Vatandaşlarımızın geleceği için iş birliği yapmamız gerekiyor” dedi. Arnavutluk Cumhurbaşkanı Bujar Nishani ise, dünyanın farklı bir evreye girdiğini belirterek, ülkelerin kendi başlarına güvenliklerini sağlamalarının mümkün olmadığını söyledi. Nishani, “ Küresel sıkıntılara ortak çabalarla göğüs gerebiliriz. Güvenlik ve barış söz konusu olduğunda Arnavutluk kendi mütevazı katkısını her zaman sağlamış ve gerekli desteği vermiştir” dedi. Moldova-Gagavuzya Otonom Bölgesi Başkanı Mihail Formuzal da, değişen ve gelişen dünyada çok taraflı bir iş birliğine ihtiyaç olduğunu söyledi. Formuzal, bu nedenle Avrasya Ekonomi Zirvesi gibi toplantıların büyük önem taşıdığını belirterek, bu toplantılar sayesinde karşılıklı işbirliği yapma ve problemleri çözme imkânı bulunduğunu kaydetti.

Avrasya Ekonomi Zirvesi’nin açılışında konuşan TBMM Başkanı Cemil Çiçek, Avrasya coğrafyasının siyasi, ekonomik ve ticari alanlarda büyük fırsatlar ve işbirliği imkânları sunduğuna dikkat çekti. Çiçek, “Avrasya yaklaşık 25 milyon kilometrekare alanda 400 milyonu aşkın nüfusuyla 4 trilyon dolardan fazla gayri safi milli hasılaya sahiptir. Zengin beşeri ve doğal kaynaklar kullanılmayı bekliyor. Altyapı, enerji ve ulaşım sektörlerinde muazzam potansiyeller, bilimde, kültürde, eğitimde, teknolojide ve turizmde çok önemli fırsatlar var” diye konuştu.

Enerji Oturumu Sonuç Bildirgesi

16. Avrasya Ekonomi Zirvesi kapsamında gerçekleştirilen ve birbirini tamamlayan iki enerji panelinde Avrasya coğrafyasını oluşturan ve kendine özgü koşulları olan ana bölgelerdeki enerji potansiyeli, sorunlar ve çözüm önerileri tartışıldı.

Panellerin ilki16. Avrasya Ekonomi Zirvesi Enerji Komitesi Başkanı Necdet Pamir’in kolaylaştırıcılığında (moderatörlüğünde); Romanya Enerji Bakanı Constantin NITA,Global Resources Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet ÖĞÜTÇÜ, Bosna – Hersek Federal Enerji, Madencilik ve Sanayi Bakanı Erdal THRULJ, Romanya Hükümeti Enerji Güvenliği Özel Temsilcisi Büyükelçi Mihnea CONSTANTINESCU, Center for Strategic and International Studies (CSIS) Türkiye projesi Direktörü Dr. Bülent AliRıza,             CSIS Ulusal Enerji Güvenliği Programı Kıdemli Danışmanı Edward CHOW ve SOCAR Türkiye Üst Yöneticisi (CEO) Kenan Yavuz, “Genişletilmiş Hazar Denizi ve Karadeniz Bölgeleri’nde Enerji Sorunları ve Çözümleri”ni tartıştılar.

Panel, İtalya önceki Başbakanlarından LambertoDini’nin, bölgeye yönelik çerçeve konuşmasıyla açıldı. Bu panelde, dünya enerji tüketiminde petrol, doğal gaz ve kömür gibi fosil kaynakların % 90’a yakın ağırlığı olduğu ve bu kaynakların paylaşımı süreçlerinde, bölgedeki ülkeleri birbirine yaklaştıran ya da uzaklaştıran, işbirliği olanağı yaratan ya da çatışma potansiyeli oluşturan farklı etkenlere dikkat çekildi. Kaynakların (rezervlerin) yeterli olmasına karşın, bu kaynakların tüketicilerin kullanımına sunulabilmesi için, 2035 yılına kadar küresel ölçekteki yatırımların yaklaşık 40 trilyon dolara erişmesinin gerektiğine vurgu yapıldı. Bu ölçekteki yatırımların gerçekleşebilmesinin ise her şeyden önce, yatırım yapılması beklenen bölgelerde istikrar olmasına bağlı olduğu dile önemle getirildi.  Hazar bölgesi ve Orta Asya petrol ve doğal gazının; bir yandan üretici ülkelerin ekonomik bağımsızlığına katkı koyarken, diğer yandan da taşıma güzergahında yer alan ülkelere, gönenç ve stratejik değer getireceği ve nihayet tüketici ülkelere kaynak çeşitliliği sağlayarak, enerji güvenliklerine katkıda bulunacağı hususları öne çıkarıldı. Karadeniz’i çevreleyen kıyıdaş ülkelerin münhasır ekonomik bölgeleri konusunda anlaşmaya varmış olmalarının, Karadeniz’deki potansiyel kaynakların geliştirilmesi için çok önemli katkı sağladığına; bu çerçevede bir yandan arama ve üretim diğer yandan başta boru hatları olmak üzere çok sayıdaki taşıma projelerinin gündemde olmasının da, temelde bu istikrar unsuruna bağlandı. Milyarlarca dolarlık projelerin hayata geçmesi için ön koşulun, bölgedeki tüm aktörlerin (üretici ülkeler, transit ülkeler, tüketiciler) ortak çıkarlarını dikkate alacak çözüm yollarının geliştirilmesi hususu olarak ortaya çıktı.

İkinci panele CSIS Türkiye Projesi Direktörü Dr. Bülent AliRıza kolaylaştırıcı olarak yön verdi. İkinci panelin başlığı ise “Ortadoğu, Akdeniz ve Afrika: Enerji Sorunları ve Çözümler’’ idi. Açılış konuşmasını, Yunanistan önceki Dışişleri Bakanlarından Milletvekili Dora Bakoyannis yaptı. Konuşmasında Türk-Yunan dostluğunun ve işbirliğinin bölgedeki enerji kaynaklarının üretilip kullanılabilmesine büyük katkı sağlayacağına vurgu yaptı. Doğu Akdeniz’deki münhasır ekonomik bölge anlaşmazlığına rağmen Güney Kıbrıs Rum Yönetimi tarafından yapılan faaliyetlerin, AB müktesabatına uygun olarak, AB üyesi bir ülke tarafından yapılan bir işlem olduğunu söyleyerek yanıt verdi. Orta Doğu bölgesinde enerji kaynaklarının tahminlerin de üzerinde olduğu anlaşılan ve ezber bozan (gamechanger) ülkenin Irak olduğu konusunda panel katılımcıları birleştiler. Ancak bu kaynakları geliştirmenin de yalnız ve ancak ülkede tüm tarafların hukuka uygun bir çözüm içinde anlaşabilmeleri ve istikrarın sağlanmasına bağlı olduğuna vurgu yapıldı. Panelde kapsanan bir diğer ezber bozan bölge, Doğu Akdeniz’di. Son yıllarda yapılan doğal gaz keşiflerinin bölgeye yönelik ilgiyi arttırdığı, ancak burada da istikrarın sağlanabilmesinin, bölge kaynaklarının geliştirilip pazarlanabilmesi için vazgeçilmez önkoşul olduğu hususu öne çıktı. Söz konusu kaynakların pazarlanabileceği ülke olarak, hızla büyüyen enerji ve doğal gaz talebiyle Türkiye öne çıktı. Afrika, son yıllarda enerji kaynakları ile öne çıkan ve bu nedenle geniş biçimde tartışılan bir diğer bölgeydi. İkinci panelin en önemli konularından biri de gündemde ağırlıklı olan fosil kaynakların dışında, dünyanın önümüzdeki on yıllarda gereksinim duyduğu enerjiyi giderek artan oranlarda karşılayabilecek olan yenilenebilir kaynaklar ve özellikle güneş enerjisiydi. İlk yatırım maliyetleri hızla düşen bu ve benzeri (rüzgar, vb.) temiz kaynağın depolanabilmesi yönünde de devrimsel dönüşümler gerçekleştiğine dikkat çekildi. Güneş ve rüzgar gibi kaynakların, enerji tüketim karışımında (energy mix) paylarının artmasının, sadece küresel ısınmaya çare olarak değil, ülkelerin dışa bağımlılıklarını da önemli oranda azaltacak kaynaklar olduğunun özellikle altı çizildi.

 

Modernleşme ve Kadın Oturumu Sonuç Bildirgesi

16. Avrasya Ekonomi Zirvesi Arnavutluk, Kosova, Makedonya, Gagavuzya cumhurbaşkanları ve altı ülkenin önceki dönem cumhurbaşkanları, Cumhurbaşkanı Eşleri, Türkiye, Etiyopya ve Ürdün Meclis Başkanları, Madagaskar Başbakanı, Bakanlar, bürokratlar, Ruhani Liderler, iş dünyasının kadın ve erkek yöneticileri, sivil toplum kuruluşlarının yöneticilerinin katılımıyla İstanbul Wow Otel’de gerçekleştirildi.

Sabah yapılan genel oturumdan sonra Zirve’ye, öğleden sonra yedi paralel oturumla devam edildi. Marmara Grubu Vakfı Kadın İş Dünyası Koordinatörü Müjgan Suver’in organizasyonunda gerçekleştirilen “Modernleşme ve Kadın” oturumunun başkanlıklarını; Gazeteci Tijen Mergen ve Gazeteci Nilgün Cerrahoğlu yürüttüler.  

10 Nisan 2013 günü İstanbul Wow Otel Mercan salonunda saat 14:00’te başlayıp 17:00’de biten “Modernleşme ve Kadın” forumunun açılışında, İstanbul Valisi’nin Eşi Gül Mutlu ve Müjgan Suver birer konuşmayla “Hoş geldiniz” dediler. Ana tema konuşmasını ise Kosova Cumhurbaşkanı Atifete Jahjaga yaptı.

Gazeteci Nilgün Cerrahoğlu’nun yönettiği birinci oturumda, Romanya Veliahtı Prenses Margarita, Arnavutluk Cumhurbaşkanı Eşi Odeta Nishani, Makedonya Cumhurbaşkanı Eşi Maja Ivanova, Türkiye Aile ve Sosyal Politikalar Bakan Yardımcısı Aşkın Asan, İsviçre İstanbul Başkonsolosu Monika Schmutz Kırgöz ve Kosova Başbakan Yardımcısı Mimoza Kusari Lila, “Modernleşmede Kadının Geldiği Aşama ve Deneyimleri” konusunda görüşlerini anlattılar.

Gazeteci Tijen Mergen’in yönettiği “Modernleşmede Basın, İletişim Teknolojileri, STK ve Kadın Milletvekilleri Etken mi, Edilgen mi?” oturumunda Azerbaycan Kadın Gazeteciler Birliği Başkanı Sevil Yusifova, Yeni Asır Genel Yayın Yönetmeni Şebnem Bursalı, Türkiye Vodafone Vakfı Başkanı Hasan Süel, Türk Kadınlar Birliği Başkanı Sema Kendirci, CHP Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka ve AK Parti Malatya Milletvekili Öznur Çalık görüşlerini ve deneyimlerini bizlerle paylaştılar.  

200 katılımcının dinlediği “Modernleşme ve Kadın” oturumunda yapılan konuşmalardan yola çıkarak:

Bölgemizin gelecek perspektifine baktığımızda, önünde gelişmiş batı dünyasından farklı olarak iki sorun görüyoruz. Birincisi zihinsel dönüşümün, bilimsel düşüncenin, teknolojinin, uzlaşma kültürünün ve eşitliğin eksikliğine bağlı, tamamlanamamış geç bir modernite, ikincisi de modernitenin içinde bulunduğu sorunlardır.

Ülkemiz ve bölgemizdeki ülkeler, her ikisinin sorunlarını birlikte yaşamakta ve birlikte çözmek zorundadırlar.

Tarihsel süreç gelişen olayların nasıl bir demokrasi rejimine aktığını bize göstermiştir. Günümüzde soyso-ekonomik gelişmelerle din ve gelenek sorunları arasındaki ilişkiler, gelenekçi ve yenilikçi siyasi görüşler arasındaki çatışmalar, modernleşme sürecini günümüzde ve gelecekte zaman zaman kesintiye uğratabilir. Ancak modernleşmedeki bu ilerlemeyi durduramayacaktır; hatta onu daha da ileri götürecektir.

Modernleşme şart mı?, diyebilirsiniz.

Modernliğin dışında geri kalan, bu geriliklerinde direnen toplumların üstün ekonomi ve teknoloji güçleri tarafından nasıl sömürüldüğünü gördükçe sorunun cevabı “evet” olacaktır.

Gelişmiş ülkelerin sosyo-ekonomik, teknolojik ve kültürel değerlerine üstün değer yaratamıyorsak sorunun cevabı gene “evet” olacaktır. 

 

Kültür ve Ekolojik Diyalog Oturumu Sonuç Bildirgesi

İklim bilimi konusunun gündeme getirildiği kültür ve ekolojik diyalog oturumunda; din adamları, siyasetçiler ve akademisyenler küresel ısınmadan kaynaklanan iklim değişikliğinin ekolojik sonuçlarının her geçen gün ağırlaştığını vurguladı.

Küresel ısınmanın fosil yakıtların enerji için yakılmasının bir sonucu da olduğu aynı outumda gündeme geldi. Küresel sıcaklıkların artması durumunda, tehlikeli iklim değişikliğinin geniş çaplı çölleşme, tarım ürünlerinde çok ciddi üretim düşüşleri, doğal türlerde azalma ve kıyı bölgelerinin su altında kalması gibi sonuçları getirebileceği de belirtildi.

Bilgi toplumu olmak; “ileri teknolojiyi kullanmak, tüketmek midir, yoksa ileri teknolojileri üretebilmek midir” konusu da gündeme getirildi.

Türkiye’nin Avrupa Birliği’yle diyalog imkanlarını zorlayıp Copenhagen Kriterlerini hayata geçirmesi istendi. Bu arada Avrupa Birliği’nin bazı siyasetçilerinin söylemlerine dikkat etmesi istendi.


Cumhurbaşkanları Oturumu Sonuç Bildirgesi

 

 

Sn. Roza OTUNBAYEVA

Kırgızistan 3. Cumhurbaşkanı   

Kısaca BRICS,ICOR, G8, G20,ASIE, vb. kuruluşlardan söz etti. Ekonomik, bölgesel, askeri birliklere değindi,  ideolojik ve dini farklılıkların bunların gerisinde yer aldığını belirtti.

Kendi ülkesinin eski SSCB’nin bölgesel kooperasyon birimleri ile çalıştığından söz etti. Türki Cumhuriyetlerin Shanghai İşbirliği’nin üyesi olduğunu söyledi.  Güvenliğin ve ekonomik büyümenin ortaklıkların oluşumunda öncelikli olduğunu belirtti. İşbirliklerinin 21. Yy.ın başında ivme kazandığını söyledi.

Çoklu bir yaklaşımın Kırgızistan için pek uygun olmadığını ifade etti. İdeolojik önceliklerin öne çıktığını belirtti. Rusya’nın ve ABD’nin askeri üslerinin Kırgızistan’da yer aldığına değindikten sonra ülkelerin kendilerine birer efendi seçmekte olduğunu sözlerine ekledi.

“Eskiden Soğuk savaş-(ABD - Sovyetler Birliği)- dünyayı rehin aldı. Bugün ise ABD tek kutup oluşturdu.  Şimdi uluslar arası siyesette tek kutupluluktan çok kutupluluğa bir yöneliş var. Yeni süreç yavaş da olsa başlamıştır. Alternatif güç merkezleri; BRİCS, NAFTA,….yeni düzende etkileri artan güçlerdir. Hilary Clinton, “çok kutuplu” bir dünyadan ziyade “çok partnerli” bir dünyaya doğru gidildiğinden söz etmiştir. Çin, Japonya, Hindistan, Asya ülkeleri, madencilik ve servis sektöründe ileri olan Brezilya ortaklıklar kurabilir. Çok kutuplu bir sistem mali istikrar getirebilir. Çevre, terörizm gibi ülkelerin tek başına halledemedikleri sorunlara ortak çözümler oluşturulabilir. G20 gibi konferanslar bizi çok kutupluluğa götürmektedir. “

“Bu hedeflere ulaşabilmek için kalkınmayı hedef alan, eşitlikçi bakış açısıyla, ortak bir güven gelişmesi amacıyla ortak ekonomik bir birliğe gidilirse, ‘kazan kazan’ sonucuna ulaşılabilir. Barışçıl bir dünyaya doğru işbirliği yapalım!”

Sn. Punsalmaa OCHIRBAT

Moğolistan 1. Cumhurbaşkanı                

“Çok kutuplu bir dünya mı, t ek kutuplu bir dünya mı? – bunun en doğru cevabı burada bulunan kişiler! Bu toplantıya Afro-Avrasya Zirvesi de diyebiliriz! Şu anki küreselleşen dünyada çok kutuplu dünya bizim için iyi bir çözüm olabilir. Geopolitik…………….. Enerji, sağlık, doğal kaynakların kullanımında işbirliği aktüalite kazanmakta. Ulusal, bölgesel, uluslar arası boyutlarda işbirliklerine doğru gidiliyor.”

“Doğadan şimdiye kadar  hep aldık, şimdi doğaya zarar vermeden neler yapabiliriz bunu düşünmeliyiz. Enerji kullanımı doğaya zarar verir ama enerjiden de vazgeçemeyiz. Enerjiyi nasıl çeşitlendirebileceğimizi düşünmeliyiz. Ekolojiye verilen zararları nasıl düzeltebiliriz, düşünmeliyiz.”

“Bugün her şeyin başında enerji geliyor, siyasetten bahsederken de enerjiden söz ediyoruz.  Çok kutuplu dünyanın temeli de enerji. Ekolojik bozulmada hiçbir ülke kendi başına çözüm üretemez.  Klimatik iklimsel değişimler bizi çok zora sokabilir. O durumda ekonomik sorunlar önemsiz kalabilir. Onun için ekolojik dengeyi düzeltmekten işe başlamalıyız.  Bunların skalasını ortaya koymalıyız. Devletler, hükumetler ve STK’lar bu konuda ortak bir şeyler yapabilir, onlara da akademisyenler , uzmanlar destek olabilir. Zararlar saptanırsa bunlara uygun yaptırımlar (ceza skalaları) da oluşturulabilir. Sera gazı, vb. zararları ölçemezsek insanlık için daha büyük zararlar oluşabilir. Bu konuların çözümünde, gerekli önlemlerin alınmasında gelişmiş olan ülkeler öncülük edebilir, teknolojik destek verebilir. Bu sorunların çözümü çok kutuplu dünyadan geçer. Başarılı olmak istiyorsak ele ele birlikte ve evrensel değerleri dikkate alarak, onlara uyarak yürümeliyiz. Enerji ve doğal kaynakların kullanımı, petrol ve doğalgaz konularında işbirlikleri planlamalıyız. Yenilenebilir enerjinin verimli kullanımı konusunda akademik araştırmalar yapmalıyız. Bu konularda herkesi işbirliğine davet ediyorum!”

Sn Arnold Rüütel

Estonya 3. Cumhurbaşkanı

“Tarihte öngörü her zaman mümkün değil! Samuel Huntington ‘Medeniyetler Çatışmasını’ öngörmüştü, ama öyle olmadı! Önümüzde, su sorunu, gıda güvenliği, şehirlerdeki nüfus patlaması, nüfusun yaşlanması vb. ciddi problemler var. Dünyada 7 milyar insanın 1 milyarı aç! Dünyadaki krizlerin birçok nedeni var. Eğer biz sorunları çözmek istiyorsak onlara eşitlikçi bir anlayışla yaklaşmalıyız.  2030 yılında global enerji ihtiyacı 2 katına çıkacak. Enerji ve güvenlik bizi tehdit edecek. Kömürle çalışan santral sayısı % 2.8 kat artacak. Ve ekoloji dengemiz iyice bozulacak. Biz enerjimizi iyi yönetmiyoruz. Petrol ve doğalgaz fiyatları artıyor. Bu arama ve lojistik hizmetlerinin fiyat artışından kaynaklanıyor. Nüfusun yaşlanması ise diğer ciddi bir sorun. Gelişmiş ülkelerde yaşlı sayısı 4 kat artıyor. Biz ne yazık ki demografik bilgileri iyi kullanmıyoruz. Şehirlerde yaşayan sayısı artıyor, ekolojik sorunlar ve şehirlerdeki emisyon oranları çok yüksek.Biz şimdi önlemlerimizi almazsak asrın sonunda bu sorunlarla başa çıkamayız. Teknolojinin gelişmesi sınırlanmıyor! Teknoloji insana katkıda bulunmak için vardır. Yarının güç merkezleri Çin, Afrika, vb…..olabilir diyemeyiz. Böyle büyük bir dünyada tabii ki iletişimi ve yönetişimi yürütebilmek için teknolojiyi de iyi yönetmeliyiz! Çok kutuplu dünyadan söz ederken bazı ülkelerin başkalarına baskın olabileceğini  Bizim etkin bir denge düzeninin kurulmasına ve BM’in şu ankinden çok daha etkin olmasına ihtiyacımız var!”

Sn Zhely